

Takip edebildiğiniz ya da belki de artık yorulup-bunalıp takip etmek istemediğiniz gibi ülkemizde de salgın hızını arttırmaya – kendini iyiden iyiye göstermeye başladı. Lakin, alacağımız tedbirlerle hem kendimizi hem de çevremizi koruyabiliceğimizi biliyoruz. O yüzden enerjimiz hala yüksek.
Bugün de pırıl pırıl bir enerjisi olan İzel’leyiz (@saglamizel). Instagram’dan size Hollanda röportajı mı, İsveç röportajı mı önce yayınlansın dedik; az bir farkla da olsa dostlarımızın %55’i bir İskandinav ülkesi olan İsveç’i seçti. Biz de ilk olarak İsveç’i aldık. Hollanda’yı merak edenler için güzel bir haberimiz var. Hollanda için o diyarlarda yaşayan ve iki farklı öyküsü olan iki ayrı insanla birden konuştuk, o da bir iki gün içerisinde yayında olur.
Biz, şimdi hemen İzel (@saglamizel) ile olan röportajımıza başlayalım. İzel bize hem İsveç’i anlatmakla kalmadı hem de biraz da çok değerli annesinin karantina sürecinden bahsederek, yurtlarda karantina sürecinin nasıl geçtiği hakkında bilgi verdi. Ayrıca, İsveç’te yapılan tonlarca hatanın Türkiye’de yapılmaması için de çok değerli bilgiler aktardı. Ayrıca yazının sonuna İzel’in İsveç’te Corona videosunu da bırakıyoruz. Olanı biteni oldukça detaylı bir şekilde anlatmış. İşte konuşulanlar:
İsveç’te Korona – Röportaj

– Merhaba İzel, öncelikle nasılsın, sağlık durumun nasıl, senin için her şey yolunda mı?😊
Çok teşekkür ederim, iyiyim daha doğrusu iyiyimdir diye düsünüyorum. Her ne kadar hastalıktan kendimizi korusak da içimizde hep bir panik havası var. Aklımızdan soru işaretleri eksik olmuyor maalesef. Siz nasılsınız, sağlık durumunuz nasıl?
-İyi hissetmenize çok sevindik. Biz de şimdilik iyiyiz. Çalıştığımız kurumlar bize evden çalışmamız için izin verdi. Birkaç gündür izolasyonumuzu sağlıyoruz. Siz orada neler yapıyorsunuz? Hangi şehirlerdesiniz ve salgına karşı nasıl önlemler aldınız?
Ben İsveç / Göteborg‘ta yaşıyorum. Burada alınan önlemler daha çok kişisel. Eğer kendi sağlığını düşünüyorsan dışarı çıkmıyorsun ya da sadece işe gidip geliyorsun. Ben şu anda dışarı çıkmayan; eşimde sadece işe gidip gelen kesim içinde. Fakat Göteborg’ta öyle bir hava var ki, sanki hiçbir tehlike yokmuş gibi insanlar hayatına devam ediyor. Biz kendimizi ne kadar izole etmeye çalışsak da çevremiz dikkat etmedikçe biz de risk altında hissediyoruz. Özellikle yaşlıların önlem alması gerekirken hala sokaklardalar…

Her ülkede yaşandığı gibi geçtiğimiz haftalarda burada da market stoklarında sorun yaşandı. Corona vakasına bu kadar kayıtsız kalırken bunu ne amaçla yaptılar anlam veremedik. Biz de evimize makul sayıda stok yaptık tabii ama market ihtiyacımız olduğunda daha sakin olan akşam saatlerini tercih ediyoruz. Eşim mümkün olduğunca evde; laboratuvarda calışması gerektiğinde en tenha saatlerde işe gidiyor. Toplu taşıma kullanmamak için kendimize bisiklet sipariş ettik, bekliyoruz…
-Üzücü bir durum. Yani yerel ya da ulusal yönetim sıkı tedbirler almadı mı? Örnegin okullar kapatıldı mı? Tedbirlerin yetersizliği sizi endişeleniyor mu ve yaşadığınız şehirdeki localler ve expatlar alınan tedbirleri nasıl değerlendiriyor?
500 kişi ve üzeri etkinlikler yasak!
Yerel yönetim bazı önlemleri almakta geç kaldı. Aldığı önlemler de yeterli değil bence. Örneğin okullar kapatıldı ama Türkiye’deki ilkokula denk gelen yaş aralığındaki okullar hala açık. Onları kapsamıyor. Ülke, 19 Mart’ta sınırlarını kapattı ama AB vatandaşları ve İsveç vatandaşları ya da oturum izni olanları kapsamıyor. 500 kişi ve üzeri etkinlikler, organizasyonlar yasaklandı. Gece kulüpleri, eğlence mekanları kapatıldı ama AVM’ler hala açık. İnsanlar kafelerde buluşup vakit geçiriyor rahatça… Arkadaş çevremizde olan localler ve expatlar alınan önlemlerden pek memnun değil…
Ayrıca, sağlık sistemi zaten zayıf ve yeterli değildi. İsveç’in, şu anda daha da yetersizleşmiş durumda… Öyle ki, önemli vakalar hariç test yapmayacaklarını açıkladılar… Yani şu anda İsveç ile ilgili vakaya sahip insan sayısı çok doğru değil…
Arkadaşlarım Almanya’dan maske bulabildi!
-Özellikle serbest dolaşım içerisinde sınırların kapanmaması Schengen’e tabii tüm ülkeler için büyük bir risk yaratıyor. Peki, ürün tedarik etmekte sorunlar yaşadığınızı söylediniz. Hangi ürünlere ulaşmakta zorlanıyorsunuz? Maske alabildiniz mi?
Tuvalet kağıdı, makarna, dezenfektan bulamıyoruz… Dün akşam geç saatte meyve almak için markete gittiğimizde makarna reyonu hala boştu ama tuvalet kağıdı vardı. Arkadaşlarımız 3 hafta önce maske baktılar bulamadılar ve Almanya’dan sipariş ettiler. Biz de o yüzden burada arayışa girmedik. Annem bizi ziyarete gelecekti, ondan rica ettik. Türkiye’den getirdi. (Orası tam bir macera. Annem bizi ziyaret etmek için İsveç’e geldiği sırada Türkiye kapılarını kapattı).
-Yazdıklarınızı dehşetler içerisinde okuyoruz. Annenizle ilgili durumdan videonuzda da bahsetmişsiniz. Birazcık bizim için de anlatır mısınız? Neler yaşadınız?
Ahh tabii ☺.. Güldüğüme bakmayın. Aklıma geldikçe hem paniklediğimiz hem de düştüğümüz durumda kendi halimize güldüğümüz o anlar geliyor aklıma…

Annemin 16 Mart sabahında Göteborg’tan Münih aktarmalı İzmir uçusu vardı. Ancak, Türkiye güvenlik dolayısıyla (ki bence en başta önlem almakla en güzelini yaptılar) ülkeye girişini kısıtladı. Ve o ülkeler arasında hem bizim yaşadığımız hem de annemin Türkiye uçağının kalkacağı Almanya da vardı. Dolayısıyla, (annemin) 17 Nisan’a kadar bizimle kalacağına kendimizi hazirlamıştık ki, (Türkiye) sadece kendi vatandaşlarını geri alacağını açıkladı. Tabii, bu sırada, biz havayolu şirketi ile iletişime geçmeye calıştık ama başaramadık.
Stockholm’deki Türkiye Konsolosluğu ile iletişime geçtik ama tam bilgileri sınırlı olduğu için mümkün olduğunca yardımcı olmaya çalıştılar… Dönmek isteyen Türk listesine annemin de adını bildirdik… Fakat, uçağımızın hala iptal edildiğine dair bir bilgilendime mesajı gelmediği için aklımız karıştı ve netleştirmek için Göteborg Havalimanı’na gittik. Bir kez de orada sorguladık ve iki uçak hala yolculuk için aktif gözüküyordu… Bu kez de Münih’teki Türk Konsolosluğunu arayıp bilgi almak istedik ve -oraya da- dönmek isteyen Türk listesine annemin adını yazdırdık.
Yolcular Münih’teki havalimanında mahsur kaldı…
Çünkü aklımızda koca bir soru var: Münih’teki uçak ya kalkmazsa? …ve nitekim de öyle oldu. Uçak kalkmadı ve annem gibi birçok Turk Munih’teki havalimanında mahsur kaldı. O gece havalımanında sabahladılar. Tam da virüsün en çok olacağı yerde… Oradaki Türkler birbirinden ayrılmak istemedi çünkü kimse ne olacağını bilmediği için birbirlerine destek oldular ve ertesi gün saat 10.00’da tekrar bilet alarak Türkiye’ye tahliye edildiler. Şu an İstanbul’da 14 gün karantinada kalıyorlar.. Çok şükür annemin henüz bir belirtisi veya virüs bulgusu yok. Bir yandan içimiz rahat; her daim kontrol altında ama bir yandan da araftayız ne olacağını bilmiyoruz… Telefonla görüşebiliyoruz bir tek…
Karantina Yurtlarındaki Durum
-Ah, çok geçmiş olsun… Ne kadar çetrefilli bir dönüş olmuş bu böyle. Ancak en azından sağ salim ülkeye ulaşabilmesi ve durumunun iyi olması çok sevindirici. Gözünüz aydın diyelim. Peki onları da mı yurtlara götürdüler? Eğer öyleyse annenizden öğrendiğiniz kadarıyla bu yurtlar hakkında da biraz bilgi verebilir misiniz?
Evet yurtlara yerleştirildiler. Herkes ayrı odalarda kalıyor. Lavabolar odaların içerisinde; günde 3 öğün odalarına yemek geliyor. Herkes için odaya kişisel bakım ürünleri yerleştirilmiş (havlu, peçete, diş macunu vs.). Her katta bir görevli var. İhtiyaçlarını görevlilere bildiriyorlar. Odalardan dışarı çıkmak yasak. Her gün doktor ve hemşireler gerekli muayeneleri yapıyor.
Bir ihtiyaçları olursa dışarıdan aileleri götürebiliyor ancak elden teslimat ile memurlar gelen ürünlere temas etmiyor. Getiren kişinin ürünleri göstermesini istiyor ve getirilen ihtiyaçlar o şekilde içeriye alınıyor. Kargo kabul edilmiyor. Bazı haber kanallarında anlatıldığı gibi toz pembe değil her şey… ama yurttan kaçıp, zorbalık yapacak kadar da kötü değil… Sonuçta Türkiye’ye dönüş yapmak isteyen herkese karantinaya gireceği ve kabul etmesi gerektiği söylendi ve kağıt imzalatıldı. Bunu başaramayacaksa dönmeme hakkı vardı…
-Özellikle bu bilgiler çok değerli, çünkü zaman zaman hem olumlu hem de olumsuz yönde çok abartılı haberler çıkıyor ve yazılar yazılıyordu. Okuduğumuz kadarıyla makûl bir durum söz konusu. Her ne kadar çok zor olsa da 14 gün sonra umarız sağ salim ve rahatlamış bir şekilde evlerine ulaşırlar. Gerçekten tüm aile çok olağanüstü şeyler yaşamış. Annenize sevgilerimizi iletiyoruz. Sizlere de geçmiş olsun dileklerimizi…
Çok faydalı bilgiler verdiniz, açıkçası aklımıza gelmeyen, soramadığımız şeyler olmuş olabilir. Sizin anlatmak istediğiniz başka şeyler var mı?

Dinlediğiniz için, İsveç’teki durumları da konu aldığınız için tesekkür ederim… Bu zamana kadar evreni çok tükettik, şimdi de hep beraber güzelleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu süreçte evde kalmamız gerekiyorsa da kalacağız… Tüm sadeliğimizle, sağlığımızla ve tüm dünyaya saygımızla… Önce kendimiz sonra çevremizdekiler için…
Zamanın evde de var olduğunu ve evde de zamanın güzelleşebileceğini farketmeliyiz… Unutmamalıyız ki her şey değişir ama biz ne için çalışırsak hayatımız o yönde gelişir…
Son Söz – Ülkece Yapmamız Gerekenler
Konuşmasını ne kadar güzel bitirdi değil mi İzel… İnanın, karantinada geçen günlerde tüketmediğimizde yaşanan güzellikleri görüyoruz. Akar sular temizleniyor. Dünyanın pek çok yerinde kirlilikten içinde canlı olmayan dereler, nehirler, kanallar bugün rengarenk balıklarla doluyor. Gökyüzü, kendini yeniden var ediyor. Ozon tabakası bütün gücüyle kendini tamir ediyor ve insanoğlu bir kez daha ne kadar korkunç bir varlık olduğunu anlıyor…
Serimizin diğer röportajılarını okumak için mavi başlıklara tıklayabilirsiniz:
İsviçre’de Corona: Önlemler yetersiz mi? Taksiler, müşterilerini nasıl koruyor?
Belçika’da Corona: Halk gereğinden fazla mı panikledi? Bir ülkeden kurtuluş hikayesi…
İngiltere’de Corona: Sürü bağışıklığı stratejisi işe yaradı mı? Yoksa yaşlılar ölüme mi terk edildi…
Avustralya’da Corona: Güney Yarım Küre’de, sıcakların içerisinde, salgın etkili mi? Ülke KOBİ’lere nasıl sahip çıktı?